29 Eylül 2017 Cuma

AH ERKEKLER... AH ERKEKLER !

Haftanın belki de en güzel en samimi en içten en mübarek günü olan cumadan merhaba sevgili okurlar. Bu hafta içimdeki yaz adına erkekler dosyasını ortaya koyuyorum. Ahahahaha kendimi şu sıralar televizyon gündüz kuşağında bir bir türeyen kadın programları sunucusu gibi hissettim. Geçenlerde televizyonda zaping yaparken en son bir kanalda birisi süt annesini arıyordu artık bu raddedeyiz insanlar ne yapacağını şaşırmış durumdalar ! 
Neyse haftalık kamu spotumu da yaptığıma göre esas mevzuma geri dönüyorum pek sevgili okurlarım...

Bişi sorcam bu erkekler neden cafe sevmiyor... Yok etrafımda duydum sadece benim eşim değil bir çok erkek bu cafe tarzı yerlere gitmekten hoşlanmıyorlarmış. Mesela size bir hafta sonu anımı anlatayım. Karaköy'ün son halini bilir misiniz bilmem ama küçük küçük bir sürü güzel ve sevimli cafeler açıldı o daracık sokaklara. Ben bayılıyorum böyle yerlerde oturup kahve içip tatlı yemeğe. Ammavelakin eşim oralı bile olmuyor neymiş sıkış tepişmiş samimi değilmiş yapaymış daha neler neler... Hafta sonlarımız genelde bu kavgalar eşliğinde sona eriyor. Ben de bu tip yerlere kız kardeşlerimle gidiyorum.

Geçenlerde bunu bir arkadaşıma anlatırken o da aynı şeyi söyledi erkek arkadaşı sevmiyormuş rahat oturamıyormuş falan filan... Ve daha nicesi...
Sahi siz de durum ne siz nasıl bakıyorsunuz bu duruma ? Yok ben yorum yazmayım sevgili içimdeki yaz okuyup geçeyim mi diyorsunuz tamam pek sevgili okur o da kabulümüz :D Şaka şaka sen yine ufaktan da olsa görüşlerini belli et olur mu. Şimdiden iyi hafta sonları diliyorum bizim ki bolca düğünlü olacak gibi :) Hoşça ve huzurla kal oralarda....

26 Eylül 2017 Salı

GEZDİKLERİM / 11. BEYOĞLU SAHAF FESTİVALİ

Merhaba pek çok sevgili okurum.
Nasılsın umarım oralarda her şey fazlasıyla yolundadır.
Buralar bu ara kitap kokusundan geçilmiyor...
Evet yılın en sevdiğim etkinliği olan Sahaf festivali başlamış bulunmakta. Eğer sen de gitmek istersen bu hafta son şansın 1 ekim'de sona eriyor.
Bu yıl bilinçli bir şekilde festival yolunu tuttuk. Tuttuk diyorum çünkü kız kardeşlerim ve pek sevgili oğlumda bana eşlik ettiler. Daha önceki festivallerde sevdiğim yazarların kitaplarını bulup alıyordum. Ama bu yıl bir liste hazırladım ve keskin gözlü bir avcı gibi tezgahlarda bu kitapları aradım.
Aslında kitap festivalinde bolca fotoğraf çektirdim ama festivali sadece çekmeyi unutmuşum...
Ama daha sahafa girer girmez işte bu kitap karşıladı beni :)

Bu arada nedir bu sahaf festivali diyenleriniz olur ise; sahaf festivali 2. el kitapların uygun fiyata satıldığı ve her yıl Beyoğlu Taksim meydanında gerçekleştirilen bir etkinlik. Bu yıl 11. si düzenleniyor ve ben neredeyse hepsine katıldım gibi. Her yıl para mı biriktirip bu festivali bekliyorum ve yılın farklı zamanında pek kitap almıyorum.
Bu yıl ki listem de Nermin Bezmen'in Dedem Kurt Seyt ve Ben vardı onu bulamadım :( Sonra Bir çok arkadaşımdan mutlaka Zülfi Livaleni okumalısın cümlesini duyduktan sonra bu yıl bir başlangıç yaptım ve Leyla'nın Evi kitabını aldım. Eğer seversem diğer kitaplarını da almayı planlıyorum. Bir de Nazan Bekiroğlu'nun Mücella isimli kitabını her yerde görüp almak istedikten sonra Sahaf festivalinde çantama atmış oldum.

Ivır zıvır kitap olarakta Yitik Kalpler İstasyonu'nu aldım işte bu görüp aldığım tek kitap oldu.
Ayşe Kulin'in Veda, Umut, Hayat kitaplarını okuduktan sonra seriden sıkılıp Hüzün'ü okumamıştım. Geçenlerde bir blogda Hüzün kitabında Ayşe Kulin'in kitaplarını nasıl yazdığı ile ilgili bilgiler olduğunu okuduktan sonra seriyi bitirmeye karar vermiştim ve bu kitapta benimle birlikte geldi.

Ve bu yılın bombası İhsan Oktay Anar oldu. Çünkü ilk defa severek takip ettiğim bir blog olan Okuyan Muggle'da görmüştüm bu yazarı ve nasıl bu kadar iyi bir yazarı bilmem diye kendime kızdım. Ve sahafta bulduğum bütün İhsan Oktay Anar kitaplarını aldım. Umarım severek okurum. Okudukça bloğumda da paylaşmayı düşünüyorum sevgili okur.

Bu da kardeşlerimin ve benim kitaplarımızın toplu fotoğrafı herkesin kulvarı farklı tabi :)
Onların aldığı kitaplar ise;
Dudaktan Kalbe / Reşat Nuri Güntekin
Devlet Ana / Kemal Tahir
Bülbülü Öldürmek / Harper Lee
Yüzüklerin Efendisi 1-2-3 / J.R.R. Tolkien
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu / Peyami Safa
Deniz Feneri / Virginia Woolf
Tehlikeli Oyunlar / Oğuz Atay
Dorian Gray'in Portresi / Oscar Wilde
Çanlar Kimin İçin Çalıyor / Ernest Hemingway
Sapiens / Yuval Noah Harari
Her Gece Bodrum / Selim İleri ( Bu kitabı kitapçı çok ısrar ettiği ve kız kardeşim kıramadığı için almış:) )

İşte bir festivalin daha sonuna gelmiş bulunmaktayım sevgili okur sahi sende gittin mi festivale ya da gidecek misin ?
Şimdilik hoşça ve huzurla kal oralarda...
Dip notçuk : Resimler bana ait. Ve kitapların fiyatları genellikle 10 TL İle 20 TL arası

18 Eylül 2017 Pazartesi

İLK OKUL GÜNÜ

Şimdi okullu olduk sınıfları doldurduk sevinçliyiz hepimiz yaşasın okulumuzzzzz......
Ve evet şu an şu durumda okulların açılması beni zerre ilgilendirmiyor. Oğlum büyüyene kadar da sanırım pek ilgilendirmeyecek. Ama bu sabah servis beklerken öyle özendim ki o formaları giyip çantalarını sırtlarına takan öğrencilere. Sonra düşündüm nereden başlamak isterdim ilkokul ortaokul lise üniversite ?
Sanırım bugün yine ve yeniden üniversiteye başlamak isterdim. Aynı günleri  tekrar yaşamak da güzel olurdu bu aklımla yepyeni bir üniversite yaşamı da. İşte tam da bu noktadan yola çıkarak sana üniversitede ki ilk günü mü anlatmak istedim sevgili okur sahi sen şimdi nerede olmak isterdin senin ilk günün nasıldı ?


Benim ilk günüm baya zorluydu.

Yurtta uyanmak yeni bir insanın seninle birlikte aynı oda da dolanması aynı banyoyu kullanmanız hazırlanıp birlikte çıkışımız zaten öyle tuhaf hissettiriyor ki insana. Böyle kafan bulanık gibi flu yaşıyorsun yani. Neyse bir telaş çıktık yurttan, Üniversiteye geldiğimiz ilk gün almıştık otobüs kartlarımızı. İlk gün diye birinci sınıflar doldurmuş otobüsleri tıklım tıklım.Herkes heyecanlı telaşlı. Birde bir parfüm kokusu anlatamam herkes düğüne gider gibi giyinmiş süslenmiş. Bazıları sessiz sessiz etrafı izlerken  bir hafta önce gelip kaynaşan tipler de muhabbet ediyorlardı. İlk gün muhabbetlerini hiç unutmam çünkü her yıl ilk gün birinci sınıflar hep aynı sohbeti yapıyorlar :)
Muhabbetler şu şekilde seyir ediyor
. -Oğlum havuz varmış yazılalım hafta da bir gideriz. ( Hiç bir zaman gitmediler.)
- Ya çok güzel gruplar var katılalım. ( İki kere toplantısına gitti bir daha hiç uğramadı.)
- Bahar şenliklerinde çadır kuruyorlarmış kurarız düşünsene ( Düşünemedi ! )
Üniversitede kampüse otobüsler girdiği için kart kontrolünü otobüste yapıyorlar. Otobüs üniversitenin kapısında duruyor, Güvenlik görevlisi içeri girip elinde bir cihazla kartlarımızı kontrol ediyordu. Kartı olmayanları da aşağıya indirip güvenlikte kontrol ediyorlar öğrenci mi değil mi diye.
Neyse otobüsün uğradığı 2. durak bizim fakülteydi. Bir de ufak bir not ramazan aynın son günleriydi benim okulda ki ilk günüm. Bir de hava nasıl sıcak nasıl sıcak anlatamam. Fakülte o kadar boş ki in cin top oynuyor diye bir laf var benim durumuma cuk oturuyor.



Bir şekilde kendi bölümümü buldum ama ne hoca var ortada ne de bir öğretmen. Sonradan öğreniyoruz tabi üniversite de ilk hafta pek dersler olmazmış, acemilik işte. Sonra bir hayal kırıklığı ile yürürken benim gibi bir kaç kişiyi daha gördüm ve tanıştım meğer benim sınıf arkadaşlarımmış. Bazıları aileleri ile gelmişler. Ne bileyim yakıştıramıyorum üniversiteye anneyi babayı. Bırakın da biraz çocuklarınız özgür olsun. Neyse kantine geçtik biraz oturduk telefonlarımızı falan verdik birbirimize. Sonra öğleden sonra ders programı verilecek bekleyin dediler başladık biz de beklemeye. Artık öyle susadım ki anlatamam Allah'tan rüzgar bol. Gölge ve rüzgar alan bir yer buldum etrafı izlemeye başladım. Çoğunluk oruç tutmuyordu. Tüm gençlerin elinde kolalar sular. Allah'ım resmen beni sınıyor yani. Çok şükür öğlen oldu da ders programını alıp yurda döndüm.
Hemen iftara kadar uyudum. Uyanınca ilk işim koşup marketten kola almak oldu, iftarda da kana kana içtim normal de de fazla kola tüketen biri değilimdir.
İşte benim ilk gün hüsranım :)
Yani demem o ki aman üniversite canım üniversite deyip beklentinizi yükseltmeyin.
Huzurla ve hoşça kal sevgili okur.

12 Eylül 2017 Salı

O YAZ

Neredeydim nerelere geldim... Ama en önemlisi işte geldim buradayım pek sevgili okurcum !
Bitti..
Her yaz gibi bu yaz da bitti...
Bir ince keder bırakarak gitti...
O zaman Hoş geldin en romantik ay Eylül...
Nasıl mı geçti koca bir yaz...

Hazır mısın al çayını kahveni eline koca bir yazın dedikodusunu yapalım birlikte sevgili okurcum...


Artık gittikçe bahara doğru kayan Ramazan ayının telaşı ile geldi 2017 yazı. Bu ramazan hepsinden ayrı hepsinden zordu benim için. Hem bebek hem sahur hem iftar gerçekten bir arada olmuyormuş olsa da hep bir tarafı yarım kalıyormuş onu anladım. İftar saatine yakın gerçekten pilim bitmiş oluyordu. Ama olsun du yine de çok güzel bir ramazan geçirmiştikdi. Haziranda iyice ayaklanan pek sevgili oğlum hiç yerinde durmamaya söz vermişti sanki :) Ömrüm sanırım hep böyle geçecekti ve bu daha fragmandı !!!
Bu yıl ailemizin ilk kaybını yaşadık...
Ölüm bizim ailemizin de kapısını ansızın çaldı. Dedem nur içinde yat umarım bir gün tekrar birlikte olacağız...
Hüzünleri bir kenara bırakarak hemen yaz dedikodularına devam ediyorum. Çünkü yazlar hem mutlu hatırlanmalı eminim dedem de öyle isterdi...
Yaz devam ederken ilk çocuklu tatilimizi yolculuğumuzu yaşadık daha fazla detay için Tık Tık
Sonrasında eve dönüş ve yine metropole alışma evresi hop ne olduğunu anlamadan tekrardan bir aile tatili daha... ( Çok alıştık yola galiba :D )
Sonrasında 1 yaşına giren sevgili oğlum :) Doğum günü yapmama kararını çok önceden almıştım zaten kendi aramızda bir pasta üfledik garibimin ondan bile haberi yoktu :)
Yine yeniden eve dönüş işler güçler her pazar bol koşturmalı park günleri derken oğlum yürümeye başladı :)
Bu sefer fragmanın gerçekten bittiğini anladım ve sürekli bir koşturma halinde yaşamaya başladım :)
Yine gezmeler tozmalar oğlumun otobüs minibüs ve taksi maceraları. Akşam gezmeleri alış verişler... Ve hop geldi mi kurban bayramı...
Zaten telaşlı ve yoğun geçen yaz ayları bayramlarla birlikte ışık hızına çıktı. Ne zaman başladı ne zaman bitti anlamıyorum bile. Kurban bayramları hele benim için ekstra ekstra yoğun. Çok şükür bu bayramda kurbanımızı kestik ve yine ışık hızında böl parçala dağıt ayıkla ( bunlar bir gün içerisinde oluyor ) ve hemen eve gel bavulu hazırla hop memleket yollarına düş. Eşimin ailesi her yaz memlekette oldukları için kurban bayramı geleneği haline geldi biz de memleket yolları... 
Eh çocuk ve köy ikisi bir arada bir nebze daha kolaymış çünkü bildiğiniz saldık oğlumu bahçeye toprakla mı oynamadı toprak mı yemedi düştü kalktı gönlünce eğlendi. Şimdi bir de işin arka planını anlatıyorum. Bakınız; sevgili gelinler mutfakta kahvaltı hazırla topla bulaşık yıka öğlen bir şeyler hazırla giyin hazırlan dışarı çık gez gel akşam yemeği hazırla bulaşık yıka yatakları aç ( oğlum için yaptıklarımı hiç yazmıyorum bunu siz de kaldıramazsınız ) uyu ve kapanış !
Bütün yorgunlukları bavula at ve işte yeniden metropol... 
İş ev oğlum eşim ailem arkadaşlarım derken bir yazı daha geride bırakmışız yine hiç bir şey anlamadan...
Kadın olmak ne zor be sevgili okur....Hem de her dönemde her yer de her koşulda zor... Allah hepimizin yardımcısı olsun ve kolaylık versin inşallah.
İşte böyle be sevgili okurcum yaz bitti ya şimdi oturdu içime bir hüzün umarım kış çabuk geçer :D bu söze alış derim çünkü her yazıma ekleyeceğim :D 
Umarım oralarda her şey yolundadır... Hoşça ve huzurla kal...

Çok küçük bir not : Fotoğraflar bana ait :)